21 Ocak 2013 Pazartesi

Sosyal Medya




Hemen hemen hepimiz sosyal medyanın bir ucundan tutmuş durumdayız. Her gün geniş bir ağa yayılan bu mecra, içerisine çekiyor bizleri de. Mesela Türkiye’de facebook kullanıcı sayısı 30 milyonu geçti. Twitter kullanıcı sayısı ise 7 milyon civarında.  Varın siz hesaplayın gerisini.

Facebook eski popülerliğini yitirdi aslında. Neydi öyle evine gidip tarlasını eken, meyvelerini toplayan insanlar. Ne kadar çok boş vaktimiz varmış meğer bilgisayar başından kalkamaz olmuşuz. Ve neden bıraktık birbirimizi ki, buralara mahkum etmişiz diğerlerimizi.

 Sosyallik diyoruz da, birçok asosyalin yeri oldu. İletişim sorunu yaşayan tiplerin kendilerini buldukları bir yer. Herkes bir gruba dahil olma çabasında. Sanal alemden gerçek aleme geçerek sosyalleşenler de var. “Geleneksel facebook günleri”… Paylaşım siteleri için çekilen resimlere bir yorum yapamıyorum. O pozu gören artık anlıyor arkadaşım, çektirmeyin.

İnsanlar, twitteri daha farklı kullanıyorlar. İlk zamanlar sosyal medya hesapları olanların da bir havası vardı. Senin twitter adresin yok mu? Sorusu ve arkasından gelen o acıma bakışı ile kaç insan açmıştır hesap kendine iyi biliyorum. Twitter açmakla da bitmiyor. İnsanlar ne yazacağım diye düşünüyor sonra. Hadi yazacak şeyi de buldu, sırada doldurması gereken “kişisel bilgiler” bölümü var. Buraya en vurucu şey yazılmalı ki takipçi sayısı artsın. Herkes mi yazar olur arkadaşım, herkes mi uzman, herkes mi fotoğrafçı olur. Bunlar sosyal medyanın meslekleri. Kimse işsiz değil. Kimsenin susması gerekmiyor. İsteyen istediğine, istediği gibi yazabiliyor.

Bir diğer olay ise; foursquare… İnsan neden nerede olduğunu bildirir ki. Tamam bazı yerleri bildirdin değişik, güzel. Ama yolda giderken neden elinden düşürmezsin de iett otobüsündeki kadın gibi her durakta bir yazarsın. Ben henüz tam bir anlam veremedim. Yerini bildirmekle de kalmıyor. Şimdi orada ne gördün ne yedin onları da göstermen lazım. Mesela her gün yediğin mevsim salatasını şöyle değişik bir efekt ile paylaşman gerekir. Paylaştın o da yetmiyor. Ne kadar beğenisi var ne kadar yorumu var. Var da var.

Masa başı Ortadoğu Uzmanlığı; Böyle bir ilan görürsem asla şaşırmam. Zira o kadar fazla ki sayıları. Muhafazakar kesimin uğrak yerlerinden At Pazarı’na uğrasanız hemen hemen her masada bir uzmana rastlayabilirsiniz. Hatta bu tipler konuşmalarıyla birçok kişiyi etkileyebilirler. Ağzında iki tane –ist,-izm ekli kelimeyi döndürüp duran, dinden ödün vermeyen bu tipleri, arkadaşları ‘mücahit’ olarak bile tanımlar. Bunlar da sosyal medyadan nemalanıyorlar.

 Sosyal medyaya dahil olduğumuzdan beri mahremiyetimiz kalmadı. Yatak odası resimlerine kadar her şey burada. O da görsün o da beğensin. Hele o düğün resimleri… Tesettürlü kızlar da daha fazla görüyorum bu olayı. Eskiler düğün resimlerini sadece yatak odalarına koyarlardı. Hem ayıp sayarlardı öyle salonlarda baş köşelerde olmasını. Şimdilerde ağzının içine düşerek verilen pozlar cümle aleme ilan ediliyor. Bir de üzerine ayet yazmıyorlar mı. Ayet eşliğinde sunuyorlar. Hem Allah hem yallah olayı tam uyuyor sanırım. 

Sosyal medya zararlıdır! Diye bir ibare kullanamayız. Hayatımıza girdi gireli iletişim olarak büyük sorunlar yaşıyoruz bu bir kesin. Adı üzerinde paylaşım sitesi… Üzüntü, sevinç, keder, her şey paylaşılıyor. Sanırım biz dozunda hata ediyoruz. Kullanım ile ilgili hataları ayıkladıktan sonra bir zararı olmadığını düşünüyorum. Bir tweet ile bir insanın neye yakın neye uzak olduğunu az çok anlayabiliyoruz. Falancı kimdir dediğimizde, yaptığımız bir iki sorgulamada karşımıza az çok bilgiler çıkar. Paylaşımlarımız, hakkımızda bir bilgi, bir yorum içeriyor. Verdiğimiz bilgilere dikkat edelim J