Her birimiz ayrı bir
çerçeveden değerlendiriyoruz hayatı. Bir
avukata sorsak ki, yaratılışın özü nedir diye? ilk aklına gelen “adalet” olur
büyük ihtimalle. Öte yandan aynı soruya bir çiftçinin “emek” diye cevap vermesi
beklenebilir. Bir arife sorsak da bize
“Allah için sevmek” diyebilir.
Biriktiririz sürekli.
Acıları, üzüntüleri, kayıpları… Kayıp ne tuhaf bir kelime öyle… Hele de
biriktirmesi nasıl olur ki? Ne kayıp olabilir ki bu dünyada eğer ahirete
inanıyorsak.
Sevmek derken, bir moda
olmuş ki sevmek… En güzel biz severmişiz gibi, sanki nefsimiz değil de “Allah
için” sevmişiz gibi, her ayrılığın gündoğumunda“Allah sabredenlerle beraberdir.” Ayetinin muhatabı sanıyoruz
kendimizi.Sevgiyi de düşürdük yerlere
ve nerelerde tükettik sabrımızı ve ne çabuk kör olduk da göremedik gerçek
acıları, gerçek sabredenleri.
Geçmişin getirdikleri,
günümüzün yaşantıları içerisinde tam bunları düşünürken bir film özetledi
konuyla alakalı düşüncelerimi. Hep farklı kültürleri, farklı yaşantıları merak
ederim. Duyguları da… Nasıl severdi bir Avrupalı, nasıl saygı duyardı bir
Asyalı… Bunu nasıl film ederdi bir
yönetmen. “Allah için sevmek” desek hepimiz yazarız bir sürü süslü kelimelerle
yazılar. Ya da tek bir fotoğraf gösterir susarız. Ben de bir film tavsiye etmek
isterim sizlere. İnce ince işlenmiş filme “Allah için sevmek”…
Filmde yer alan hocanın
sözleriyle;
"Herkes bir ömür cennetin anahtarını aradı. Bir hazine
ya da bir kimya, iksir. Mutluluğun sırrını yanlış yerlerde arıyorlar. Orada
olmadığı malumdur. Bu hazineyi hayal edenler bu hayal ile hazineyi
kaçırıyorlar. Tüm bu mantık tek kelimeyle özetlenebilir; ister buna anahtar
deyin, ister rumuz... Ama hiç de öyle karışık değildir bu. Yüce Allah
bu sırrı Hz. Musa'ya bir kelimede söyledi:
-Benim için sev, benim için buğz et.
İşte bundan ötürü tüm amellerinin kabulünün
anahtarı "velayet"tir. Allah için sevmek.. Eğer sevginin mizanı Allah olursa, kimse sizi
takdir etmese de yine seversiniz. Vefasızlık görseniz de doğru olanı yapmaya
devam edersiniz.
Bu menzile varmayıp, yarı yolda kalanlar, Allah
için çalışmıyorlar. Bu yolda Allah için ne kadar zorluk çekerseniz, daha çok
Allah'a yakınlaşırsınız.
"O'nun aşkının kimyasından, bu kara yüzüm
altın oluverdi." Evet, senin lütfunun mutluluğuyla , toprak
altın oluverir."
İnsanların arayıp durduğu bu kimya aşktır, gerisi
çer-çöptür... Eğer okuduklarınız bizimkiyle aynıysa, yırtıp atın kitaplarınızı.
Çünkü, aşk ilmi hiçbir kitapta yazmaz!"