Blog günlük gibi evet...
Benim gözümde öle... Tarihe not düştüğüm bir sayfa..
Benim gözümde öle... Tarihe not düştüğüm bir sayfa..
İstediğimi yazdığım, paylaştığım, tavsiye ettiğim bir sayfa...
Hızlı yaşamaya devam ediyorum... Bu benim elimde değil elbette..
Evlendim ve bir bebeğim oldu..
Bu süreç bu kadar kısa mı anlatılır?
Uzun uzun hamilelik tavsiyeleri verip blogger anne moduna girmek istemiyorum...
Tek bir sahne jetonumun düşmesine yetti.
Doğum yaptığım gecenin sabahında, minik oğlumun hastanede yanımda yatan pusette kıpırdanmaları başlamıştı yine. Belli ki acıkmıştı. Onun karnını doyurup, yüzüne bakmıştım.. O sıra güneş doğuyordu.. Penceremden dışarı baktığımda Bursa gözüme çok farklı görünmüştü...
Çalıkuşu Feride'den midir nedir bilmem... Bursa bana hep bir roman şehri gibi gelmiştir. Bir filmin en güzel sahnesi olarak çekilmişti bu fotoğraf beynime.. Dünyadan ufalarak odama giren bir gizli makine ile.
Şimdi ben de o şehrin , o hikayenin ve en önemlisi kendi yaşamımın başroluydum... Bu klişe şimdi anlam buldu hayatımda.
Kaç ev değiştirdim doğduğumdan beri... Çok büyük laflar edip şehir de değiştirdim, İstanbul'dan ayrılmıştım, dönüp teker teker baktığımda çok şey yaşanmıştı.. Hepsi bir dönemde kaldı. Şimdi yeni bir dönem hayatımda..
Ara ara yine bu bebek benim mi? Bana mı emanet diye sormuyor değilim kendime.. 3 aylık şimdi Mahir... Dün, "bana anne dediğinde ne yaparım acaba?" diye düşündüm. Mahir'in geleceğine dair ilk düşüncemdi.. Sonra bir daha Mahir 3 aylık olmayacak Saliha dedim. Anı yaşa..
Anı yaşayalım dostlar. Doğmuş olsa da bi sene sonra giyeceği donları şimdiden biçmeyelim.
Benim verdiğim kısa bir örnek.
Doğumun hamileliğin başı sonu ortası her anı mucize her anı özel her anı şükür.
Ne kadar zor geçse de süreç hepsi geçici.. Her an geçici... Üzüntü de keder de..
Doğumda öle dedim kendime.. Bu an da geçecek. Az daha sabır..
Büyüklerin tavsiyesine kulak verelim.
Anne olarak yapıp ya da yapmamak bize kalmış.
Kimse evladına kıyamaz.
Herkesin çocuğu özel.
Daha doğmadan "seninki kaç kilo seninki kaç cm uzamış bu ay" muhabbetlerine girmeyelim.
Kıyaslamayalım çocuklarımızı.
Dünyadaki ilk anne biz değiliz.
Gelecek için endişelenmeyelim..
Ve unutmayalım ki her an geçicidir..
Her an ve her duruma şükredebilmek en büyük kar yanımıza..
Selametle..
Hızlı yaşamaya devam ediyorum... Bu benim elimde değil elbette..
Evlendim ve bir bebeğim oldu..
Bu süreç bu kadar kısa mı anlatılır?
Uzun uzun hamilelik tavsiyeleri verip blogger anne moduna girmek istemiyorum...
Tek bir sahne jetonumun düşmesine yetti.
Doğum yaptığım gecenin sabahında, minik oğlumun hastanede yanımda yatan pusette kıpırdanmaları başlamıştı yine. Belli ki acıkmıştı. Onun karnını doyurup, yüzüne bakmıştım.. O sıra güneş doğuyordu.. Penceremden dışarı baktığımda Bursa gözüme çok farklı görünmüştü...
Çalıkuşu Feride'den midir nedir bilmem... Bursa bana hep bir roman şehri gibi gelmiştir. Bir filmin en güzel sahnesi olarak çekilmişti bu fotoğraf beynime.. Dünyadan ufalarak odama giren bir gizli makine ile.
Şimdi ben de o şehrin , o hikayenin ve en önemlisi kendi yaşamımın başroluydum... Bu klişe şimdi anlam buldu hayatımda.
Kaç ev değiştirdim doğduğumdan beri... Çok büyük laflar edip şehir de değiştirdim, İstanbul'dan ayrılmıştım, dönüp teker teker baktığımda çok şey yaşanmıştı.. Hepsi bir dönemde kaldı. Şimdi yeni bir dönem hayatımda..
Ara ara yine bu bebek benim mi? Bana mı emanet diye sormuyor değilim kendime.. 3 aylık şimdi Mahir... Dün, "bana anne dediğinde ne yaparım acaba?" diye düşündüm. Mahir'in geleceğine dair ilk düşüncemdi.. Sonra bir daha Mahir 3 aylık olmayacak Saliha dedim. Anı yaşa..
Anı yaşayalım dostlar. Doğmuş olsa da bi sene sonra giyeceği donları şimdiden biçmeyelim.
Benim verdiğim kısa bir örnek.
Doğumun hamileliğin başı sonu ortası her anı mucize her anı özel her anı şükür.
Ne kadar zor geçse de süreç hepsi geçici.. Her an geçici... Üzüntü de keder de..
Doğumda öle dedim kendime.. Bu an da geçecek. Az daha sabır..
Büyüklerin tavsiyesine kulak verelim.
Anne olarak yapıp ya da yapmamak bize kalmış.
Kimse evladına kıyamaz.
Herkesin çocuğu özel.
Daha doğmadan "seninki kaç kilo seninki kaç cm uzamış bu ay" muhabbetlerine girmeyelim.
Kıyaslamayalım çocuklarımızı.
Dünyadaki ilk anne biz değiliz.
Gelecek için endişelenmeyelim..
Ve unutmayalım ki her an geçicidir..
Her an ve her duruma şükredebilmek en büyük kar yanımıza..
Selametle..