Blogumu açtığımda selam verip ilk yazımı "denge" üzerine yazmıştım. Bugün kahvaltı sonrası kaşık/çatal çekmecesini düzenlerken aklıma geldi. Neden olmasın, neden gelmesin tam da yeri gibi bir konu.
Tahammül seviyemi en zorlayan tiplerin/işlerin başında gelir 》 dengesizlik. Kim sever ki dengesizliği? Şöyle ki, "yok artık , bu kadar da olmaz" dediğimiz yani bir zamanlar öyle dediğimiz birçok şeyi o kadar normalleştirdik ki. Annemin tabiriyle "olsa o kadar olur." Absürt olayları dile vurmak, toplumda bizi o durumdan daha tuhaf bir hale getiriyor. Saçmalıklar silsilesi düzelmediği gibi birçoğumuzu bu batağa çekiyor. Bu durumda birçok suçlu bulmak da mümkün tabi...
Suçlulardan birini ele alalım desek; Sosyal Medya ipi ilk göğüsleyen olur.
2011 de açmışım blogu ve bu konuya dair yerinde yazılarım var, dönüp baktığımda hak verdiğim, bu hale geleceğini herkes gibi öngördüğüm yazılarım. Daha da ne olur, nereye doğru gider dersek; Yozlaşma son hızıyla devam eder gider azizim. Ta ki doydumm beee, diyene kadar ama insanoglu kolay kolay doyar mı?
Sistem öyle hazırlanmış ki alt yapı öyle sağlam ki, insanı tam 12 den vuruyor ki, geri adım atmak oldukça zor. Beğenilme duygusu ve paradan bahsediyorum. Bu yolda kimler yok ki, geçen gün instagramda başında başörtüsü ki gayet düzgün bağlamış bir kız epilasyon reklamını kollarında deneyerek gösteriyordu. Ben sözlü reklam yapanı görmüştüm de bunu yeni gördüm bir şaşırdım müsaadenizle. Çarşaflı ablalarıma sözüm yok, onların yeterki siyah çorabı olsun, çoluk çocuğunun, evinin yatak odası dahil her odasının reklamını yapmasında bir sakınca yok. Siyah çorap mühim.
Dengeyi burada kuramıyoruz ya da giderek zorlaşıyor gibi... twitter ve instagram var sosyal medya adına kullandığım uygulamalar. Bloga devam, antika olana kadar :) Bazı uygulamalar da var, kitap dinlediğim, alışveriş yaptığım. Ben bir sadeleşme uzmanı değilim, bir örnek de asla. Zaman zaman dank eder birkaç hafta dikkat eder sonra yine açılırım biri beni çağırana kadar.
Hooopp geri gel, oralar derin.
İnan olmasalar da olur. Hayatımızdaki boşlukları bunlarla doldurmak dönüp bakınca çok ama çok acı. Birkaç sayfa takip edip, dozunda ilerleyebiliyorsak ne ala. Ama bize ne 19 yaşında bir kızın kazandığı milyonlar ile aldığı evlerden, arabalardan, çantalardan. Birgün gelecek o da kapatacak kapılarını sokmayacak seni o eve muhakkak yapacak bunu çünkü bu sanal mutluluk insanı ömürboyu tatmin edemez. Ondan önce ben kapamalıyım. Hayat, yaşanan tüm olumsuzluklar içinde bir umut, bir şükür. Okunacak onca kitap, izlenecek binlerce film var. Hem hızlı geçiyor diye şikayet edip, hem de günü öldürmek biz insana mahsus trajikomik bir hal.
Paylaşcaz, gezicez, yaşıcaz, sosyal medya kullanıcaz, dozunda kararında tadında. Bizi uyaran, Hakk'ı hatırlatan, görünce sesini duyunca gözlerimizin güldüğü dostlarımızın, sevdiklerimizin kıymetini bilelim.