Arkadaşımızın mutlu günü için tatlı telaşımız vardı.. :) Bu yüzden de malum adres Eminönü'nde soluğu aldık...
Marmarayı ilk defa kullanarak, Sirkeci'ye geçtik. Sirkeci-Eminönü arasında yürürken göz ucuyla bir cafe dikkatimi çekti, içerisi güzeldi sanki.. Kapıya atılan iki masayı görünce hıımmm benlik değil dedim. Sevmiyorum dip dibe yoldan geçenlere bakarak yemek yemeyi, bir şeyler içmeyi.
Kumaşlar, süslemeler, soğuk hava, sıcak dostlar, keyifler yerinde.. :)
Eminönü'ne gidip de Mahmutpaşa'ya çıkmamak, e o kadar gitmişken Kapalı Çarşı'ya da uğramamak olmazdı..
Kaç kere gitmişimdir Kapalı Çarşı'ya... Ama hep bir yoğunluk, hep bir koşturmaca. Bu sefer biraz soluklanalım dedik. Diyetisyen arkadaşımızın tavsiyesi ile "Tarçınlı Çay" içtik. E ne var bunda demeyin.
Tarih kokan bir mekandasınız. Çarşı'nın sokaklarında gezerken, buralarda neler yaşanmış diyor insan. Takı sokaklarında gezerken de, üst katlarda değerli taşları işleyen insanları düşündüm hep.
Böyle bir ortamda, bakır tepsilerin içinde, daha önce koşturmaktan fark etmediğiniz değişik bir tadı yakalıyorsunuz.. :)
Daha sonra Eminönün'e kalan işlerimiz için geri döndük. Yemekten sonra bir yorgunluk kahvesi içelim dedi arkadaşlar..
Eminönü'nün girişinde dikkatimi çeken cafeye gittik :) Brew Caffe Works..
Mekan, dekorasyon, kahveler, fiyatlar.. Gayet iyi. Belli bir tarzı yok gibi.
Eski ile yeni, doğu ile batı arası bir mekan.
Lattesini denedim. Gayet iyi.. (Su bardağında gelmesinin dışında :) )
Arkadaşımdan aldığım bilgilere göre diğer kahveleri de oldukça başarılıymış.. Ve tiramisu da ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder