Çocuklar içeride oyun oynarken, mutfakta yemek hazırlıyordum. Mahir yanıma geldi ve;
-Annecim ben seni hiç bırakmıcam sen de beni bırakma ben çok korkarım...
Dedi.
Beni bırakma gibi ayrılığa dair bir cümle kurması, deprem gerçeğiyle yüzleşmemizden sonra çok dokundu bana. Onlara belli etmediğimizi düşünüyorduk oysaki. Gece yatağa yatarırken dahi deprem anında küçücük bedenleri nerde, nasıl duracak diye düşünmeden kendimizi alamadık bir süre. Bir psikolog değilim ama çocukların herşeyi hissettiğini anneler bilir. Bu sözleri ile aklıma ilk gelen de bu oldu.
Insanın en büyük nimetlerinden birisi de unutmaktı değil mi? Eğer yaşadığımız acının ilk anı gibi olsaydık hiçbişey yapamazdık. Yüreğimizdeki o acının ağırlığını kaldıramazdık günlerce. Unutmaktan kasıt acıyı yok saymak değil ki. Vücudun dengesi, bir önceki gün gibi değiliz demek. Ya da o an unuttuğumuz için hayattayız, dünden güçlüyüz.
Yoksa her köfte yaptığımızda Ayda gelirdi aklımıza.. (Yıllar sonra bu yazıyı okuyunca Ayda'yi ilk günkü gibi hatırlayacağıma eminim.)
Deprem dışında birçok afet ve en önemlisi bir virüs ile mücadele ediyoruz. Neredeyse bir yılı dolduracak bu musibet ile ülkemizde de binlerce kişi vefat etti. Her yeni gün yeni haberlerle canımız yandı ve yanmaya devam ediyor. Evet bir yıl öncesinde bu senaryoyu yazsak okuyan bile inanmazdı belki. Maske ile yaşama zorunluluğu ve sevdiklerine zarar gelmesin diye uzak durma halimiz . Bu iki başlık tüm hikayenin özeti.
Hayatımın önemli isimlerinden birini uğurladık ebedî âleme geçtiğimiz hafta. Pandemiden onu göremedim son kez. Bir de ailesine mi sarılamayacaktım. Bunu düşünmedim bile acım o kadar büyük ki. Demin koruyup uzak durduğum insana sarılıp dakikalarca ağlayabiliyorsun. Neyi unuttum neyi yaşadım şimdi diye düşünmeden.
Ölümün yakınlığı her gün vururken yüzümüze, ne tarafından tutuyoruz yaşamın?
Alabildiğimiz tüm dersleri alıp çok iyi kavramış gibi ders veriyoruz bir de.
Kendi ensemizden tutup sirkeledik mi? Kırdığımız kalpleri onardık mı?
Ya kırıldıysak ki insan hep kırdığını değil de kırıldığını düşünür. Ve ahiret inancı pekişir. Orda hesaplaşacağına odaklanır.
Oysa kırdığını da kırıldığını da onarmak senin elinde. Hergün ahireti düşün mesela. O zaman unutmazsın. Kendinde düzelteceğin huyları. Unutmazsın. Her hareketini düşünürsün detaylı. Ahirette hesaplaşmayı unutup yerine ahirete bırakmayacağın hayatlar yaşamayı koyarsın.
Aslında;
En önemlisi ahlâk.
En önemlisi merhamet.
En önemlisi denge.
Herşeyi diri tutan.
En önemlisi dua herşeyi hafifleten.
En önemlisi hiç olmak. O zaman tek olanı anlar ve yaşarsın.
Düşünsene her yaptığın iş her söylediğin söz sağ ya da sola yazılıyor. Bunu düşününce her adımın O'nun rızası için atılıyor. Düşüncesi bile mutluyken yaşamanın huzurundan neden vazgeçelim.
Detaylarda gizlisin..💓👏👏
YanıtlaSil