31 Ekim 2013 Perşembe

Ne güzel geldin

Bir kere daha gelmiştin aklıma.
Ama bu sefer gitme hemen..
Gitme de biraz gezineyim etrafında..

Yine adalarda o şirin ev.. Beyaz , mavi çerçeveli, küçük camlı ev ...
Beyaz uzun elbise, bez beyaz spor ayakkabı..
Limon ağacı olabilir bahçem, ya da mandalina..
Ben dikmeliyim ama.. Her gün izlemeliyim nasıl büyüdüğünü..
Kaçırmamalıyım yaprağını, filizini, tomurcuğunu..

Şehre inmeye çok lüzum da olmamalı mesela..
Belki bir kitap yazarım..   Onu teslim etmeye giderim..
İnternet de yok nasılsa..


Önünde sepeti olan bisikletim hep durmalı kapıda.
Eğer yoksa tavuklarım, yumurta lazım olur mahalledeki çocuklara kek yapmak isteyişimde..

Unutuyordum neredeyse... Gramofonum...
Gramofonsuz hayal mı olur hiç...
Yaz akşamları bahçeye çıkarmalı mesela..Söğüt ağacının altındaki beyaz tenteli salıncakta sallanırken ne de güzel olur fonda bir Zeki Müren..

Çok güzel geldin hayal..
Bir süre kal benimle..
.

23 Ekim 2013 Çarşamba

Çocukluğunu bilmiyorum ben senin

Çocukluğunu bilmiyorum ben senin.
Acaba nasıl bir çocuktun?

Sen de saklambaç oynarken eve gidip yemek yiyenlerden miydin?

Ya süt? Sütü sever miydin ?
Yoksa evdeki saksıların dibine mi dökerdin çaktırmadan ben gibi.

Yumurtayı nasıl severdin? Sarısı tam pişmiş mi isterdin mesela.

Anne mi çok severdin babanı mı diye sorduklarında ne derdin?

Balonlarla uçabileceğini düşünür müydün sen de?

Bisiklete binince sen de özgür hisseder miydin kendini?

Bunları hiç bilmiyorum.
Çocukluğunu bilmiyorum ben senin.

Peki çocukken,
O zaman merhametli miydin?

21 Ekim 2013 Pazartesi

Yaşanmamış zamanlar

               'Her duygunun bir kelime karşılığı yoktur ama bir gözyaşısı vardır.' diye yazmıştım eskilerde. Veremiyoruz her duyguya bir isim.. En çok kullanılanlar ile anlatmaya çalışıyoruz derdimizi. Sadece mutlu olunca, sevinince, sinirlenince ağlamıyoruz ki. Konuşamadığımız zamanlarda da ağlarız. Derdimizi anlatamadığımızda, kelimeler kalmayınca. 
              
En baskın duygularımızdandır özlemek.. Olanı olmayanı özleriz. Yaşanılanı yaşanmayanı.. 
Olmayan anılar da özlenir. Yani geçmişinde sadece yaşadığın değil yaşamadığın. Yaşayamadığın. 

Yaşanılanı anlıyorum da yaşanmayanı nasıl özlüyoruz.
Geçmişi özleriz..
Geleceği de..
Geleceği mi özlüyoruz?.. Yoksa gelecekteki hayallerimizi mi?
Yoksa merak ediyoruz da buna özlem mi diyoruz. 
Öyle basit iş değil merak ile özlemin karışması. 
Bas baya özlemek bu. Bilmez miyim?

Ama bir şey var burada birkaç şeyi atlıyor gibiyiz. Sadece bir zaman dilimi değil özlenen.. Bir şeyler yüklüyoruz o zamana. Mutluluk mesela, ya da umut, ya da huzur.. Hayal değil ama.. Hayal kurmam ben... Kuramam... Belki gizliden bir umut.. Bir huzur var diye o da ileride diye onu özlüyorumdur. Özlüyorsundur.. O da özlüyordur...