Hz. Yusuf'un hikayesini bilirsiniz az çok. Babam ufakken Kur'an-ı Kerim'i meali okurken, ondan hep Hz. Yusuf'un kıssasını okumasını isterdim. Kıssa, hikaye olduğu için belki de çocuk ruhuma hitap ediyordu. Hz. Yusuf (a.s.), küçük yaşta kardeşleri tarafından bir kuyuya atılmış, daha sonra köle olarak satılmış, ardından uğradığı bir iftira nedeniyle uzun yıllar hapiste kalmış, yıllar boyu bu gibi zorluklarla sınava tabii tutulmuştu. Ardından Allah, onu tüm bu sıkıntılardan kurtararak kendisine güç ve iktidar vermişti.
Kardeşleri onu neden istememişti? Neden kuyuya atmışlardı?, Orda tek başına ne yapardı?. Bu kıssayı hayal meyal oturtmaya çalışmıştım kafamda. Ama biraz daha büydüğümde kardeşlerinin onu kuyuya atmasının sebebinin kıskançlık olduğunu öğrendim. Onun sınavı da böyleydi diye düşündüm. Ama daha da büyüdüğümde, şu sıralarda yani yeni birşey daha öğrendim. Ve bir kez daha Hz. Yusuf'un ahlakına hayran kaldım. İşte o ayet;
"...şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirdi. Şüphesiz ki Rabbim dilediğine lütfedicidir. Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir." (yusuf süresi 100)
Yusuf'u kıskanıp onu kuyuya atan kardeşlerine dua etmenin yanı sıra onunla arasını bozanın şeytan olduğunu söylüyor. Nasıl bir erdemliliktir bu. Nasıl bir hoşgörü. Elbette o peygamber ve bize örnek. Ama bugün kaçımız bu davranışın yarısını gösterebiliyoruz. En ufak bir tartışmayı bile kine, nefrete dönüştürüp günlerce içimizde taşıyabiliyoruz.
İnşallah Hz. Yusuf'un ahlaki ile ahlaklanabiliriz bizde. Beni çok etkilediği için paylaşmak istedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder